2023-2024 Öğretim Yılı Coğrafya Dersi Plan Örnekleri 2023-2024 Öğretim Yılı Coğrafya Dersi Sene Başı Zümre Tutanağı Örneği 9-10-11-12.Sınıf Coğrafya Dersi Günlük Plan Örnekleri 2018-2019 Öğretim Yılı Coğrafya Dersi Yazılı Örnekleri (9,10,11 ve 12.Sınıflar) Yeni Coğrafya Öğretim Programı (20.01.2018)

Dünyadaki Minerallerin Çoğu Nereden Gelir?

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Ihsan
Mesajlar: 2460
Kayıt: Çrş Ağu 21, 2013 8:34 pm
Ettiği Teşekkür: 168
Aldığı Teşekkür: 288

Dünyadaki Minerallerin Çoğu Nereden Gelir?

Mesaj gönderen Ihsan »

Dünyadaki Minerallerin Çoğu Nereden Gelir?

Yeryüzündeki canlılardan.

Günümüzde dünyada yaklaşık 4 bin 300 farklı mineral bulunur, Güneş sistemini oluşturan toz bulutundakilerin sayısı ise bir düzineden azdır. Bütün kimyasal elementler taa en başından beri oradaydı, ama gezegenler ve Güneş oluşmadan önce mineraller çok nadir bulunuyordu.

Diğer gezegenlerin aksine bizim yerkabuğumuz sürekli hareket halinde olan tektonik tabakalardan oluşuyor(‘tektonik’, inşaat kelimesinin Yunancasıdır).Kimse nedenini bilmese de bir teoriye göre sebebi yeryüzünde bulunan suların yerkabuğunda çatlaklara neden olması, tıpkı banyoyu basan suyun alçak tavandan alt kata geçmesi gibi. Genç Dünya’ya ait tabakalar birbirlerini iterek çok fazla ısı ve basınç ortaya çıkardı, böylece minerallerin sayısı da aşağı yukarı bini buldu.

Ardından, dört milyar yıl önce ilk canlılar ortaya çıktı. Mikroskobik algler güneş ışığını kullanarak atmosferin büyük kısmını kaplayan karbondioksiti besin için karbonhidratlara dönüştürmeye başladı. Bu işlemin sonucunda ortaya yan ürün olarak oksijen çıktı. Oksijen, yerkabuğunda bulunan hem en verimli hem de en reaktif elementtir. Neredeyse her şeyle bileşik oluşturur. Silikon, bakır, demir ile birleşmesi sonucu yüzlerce yeni mineral ortaya çıktı. Bizler oksijeni hep gaz olarak düşünürüz oysa yeryüzündeki kayaların yarısı oksijenden meydana gelmiştir.

Oksijen atmosfere salınırken karbondioksit de deniz tarafından emildi. Oksijen ne kadar reaktif ise hayatın kaynağı olan karbon da o kadar stabildi. Onun bu stabilliği karbonu proteinler, yağlar, asitler ve karbonhidratlar da dahil olmak üzere canlıları oluşturan milyonlarca organik bileşiğin özü haline getirdi. Yeryüzündeki hayatın karmaşıklığı arttıkça yeni mineraller ortaya çıktı. Deniz canlıları ölüp deniz yatağına doğru sürüklendiler. Kabuk ve iskeletlerinden oluşan kalın tabakalar ileride kireç, kalker ve mermeri oluşturacak, diğer yandan milyonlarca yıldan beri çürüyen bitkilerden oluşan çamur, kömür ve petrolün ana maddesini meydana getirecekti. Daha çok hayat, hayatın daha çok çeşitliliği ve daha çok mineral demekti. Yeryüzündeki minerallerin üçte ikisi bir zamanlar canlıydı.

Canlıların ve kayaların bu ‘paralel evrim’i bize diğer gezegenlerde nelere bakmamız gerektiği konusunda ipuçları vermektedir.Belli bazı mineraller fark edilirse bunların belli birtakım organizmaların yanı sıra oluştuğu çok yüksek bir ihtimaldir.

Dünyanın mineral stoğunu tüketiyor olduğumuz doğru mu? Petrolü bir kenara bırakırsak bu duruma işaret eden hiçbir kanıt yok. ABD ve Britanya’da yetiştirilen sebzelerin içerdiği mineral seviyeleri son 50 yılda gözle görülür şekilde düşse de bunun nedeni, daha hızlı büyümeyi sağlayan suni gübreler yüzünden sebzelerin topraktan ve havadan yeterince besin alamamasıdır.

Bu insanların neden ‘savaş’ dönemlerinde yemekler daha lezzetliydi’ dediğini açıklar niteliktedir. Muhtemelen haklılar.

Kaynak: bilenyok.com
[Teşekkür Butonu][Sosyal Medya Hesaplarımız][Site Kuralları]
"Özgürlük uğrunda herşeyi göze alabilenlerin hakkıdır!"

Cevapla