Yerebatan Sarnıcı
İstanbul Sultanahmet Meydanı'ndaki Yerebatan Sarayı (Sarnıcı), 4. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Constantinus tarafından yaptırılmış, Justinianus döneminde 6. yüzyılda onarılıp genişletilmiştir. İstanbul, en sık kuşatma tehlikesiyle karşılaşan şehirlerden biriydi. Kuşatma süresince yaşanan en önemli sorun da yiyecek ve içecek kaynaklarının tükenmesiydi. Yerebatan (Bazilika) Sarnıcı, Roma ve Bizans İmparatorları'nın bu sorunu çözmek için yaptırdığı sarnıçların en büyüğüdür.
542'de Justinianus tarafından inşa ettirilen sarnıç, Valens Kemeri'nin (Bozdoğan Kemeri) aşağı çığrında Ayasofya'ya ve imparatorluk sarayına yönelik su dağıtım şebekesini tamamlıyordu. Halka açık bir bazalikanın portikli avlusunun altında, olasılıkla Constantinus'un inşa ettirdiği başka bir sarnıcın yerine yapılmıştır.
Bu sarnıcın suyu 19 kilometre uzaklıktaki Belgrat ormanlarından Cebeciköy kemeriyle getiriliyordu. Sarnıcın uzunluğu 141 metre, genişliği 73 metredir ve 80.000 metreküp su alabilmektedir. İçinde 12 sıra halinde, 5 metre aralıklarla 8 metre yüksekliğinde, kalıpsız çapraz tonozları taşıyan 336 (12*28) mermer sütun bulunmaktadır. Bu sütunların 98 adetinin Akanthos yapraklarıyla bezeli, bir örnek başlıkları vardır. 1985'deki restorasyon sırasında, kısa gelen iki sütunun altına, uzatmak için biri yan, biri ters olarak yerleştirilmiş şaşırtıcı iki Medusa başı bulunmuştur. İki sütunun tabanını oluşturan pagan kalıntıları olan Medusa başlarının, hıristiyanlar tarafından ebediyen suyun altında gizlenmesinin amaçlandığı sanılmaktadır.
Yerebatan Sarnıcı yakın bir döneme kadar işlevini korumuş tek sarnıçtır. Osmanlı'da durgun su içilmediği için fetihden sonra, bir yüzyıl içinde unutulan sarnıcın suyu, saray bahçelerini sulamakta kullanılmıştır. Üzerinde inşa edilmiş evlerde oturanlar ise suya doğrudan ulaşmak için tonozları delmişlerdir.
Türkler, Yerebatan Sarayı adını vererek, bu mekandan yansıyan büyülü izlenimi iyi dile getirmişlerdir. Sarnıcın boyutları, Birinci Dünya Savaşı sırasında bir Alman denizaltısından sağlanan şişme bir botla keşfedilene kadar, her türlü efsaneye konu olmuştur. Ayasofya'nın, gemilerin yüzdüğü dev bir sarnıç üzerine kurulduğu efsanesi, büyük ölçüde yakınındaki, içinde kayıkla dolaşıbilen bu sarnıcın varlığıyla açıklanabilir.
Suya yansıyan ve alaca karanlıkta kaybolan bu sütun ormanı bugün hala kentin başlıca turistik çekim alanlarından biridir. 1985-1988 arasında sarnıç restore edilmiş, sütunlar arasına gezi yolları yapılmıştır, ses ve ışık efektleriyle sütunların etkileyici perspektifi ortaya çıkarılmıştır. İçerisinde kayıkla da dolaşılabilen sarnıç, 1989'da halka açılmıştır.
Yerebatan Sarnıcı
Yerebatan Sarnıcı
[Teşekkür Butonu][Sosyal Medya Hesaplarımız][Site Kuralları]
"Özgürlük uğrunda herşeyi göze alabilenlerin hakkıdır!"
"Özgürlük uğrunda herşeyi göze alabilenlerin hakkıdır!"